Günümüzde mikroservis mimarileri ve RESTful API’ler, dijital uygulamaların temel taşlarını oluşturuyor. Ancak her açık API, kötü niyetli kişilerin erişim noktası haline gelebilir. Bu nedenle, API anahtar yönetimi, OAuth2.0 tabanlı kimlik doğrulama ve JSON Web Token (JWT) kullanımı gibi yöntemler kritik rol oynar. İstek sınırlandırma (rate limiting) ve IP beyaz listesi (whitelisting) gibi teknikler, aşırı isteklerin veya yetkisiz erişim denemelerinin önüne geçerken, API trafiğini şifrelemek için TLS/HTTPS kullanımı da zorunlu hale gelmiştir.
Ayrıca, API’lerin sunduğu veri yapılarına yönelik girdi doğrulama (input validation) ve şema denetimi (schema validation) mekanizmaları, SQL enjeksiyonu veya komut dosyası saldırıları (XSS) gibi yaygın zafiyetleri ortadan kaldırır. Düzenli olarak yapılan penetrasyon testleri ve güvenlik taramaları, API uç noktalarının güncel tehditler karşısında zayıf halkalarını ortaya çıkarır. Böylece, hem bulut üzerinde konuşlandırılmış hizmetler hem de mobil uygulamalar, güncel güvenlik standartlarına uygun olarak korunabilir.